Tarih:20.12.2020
DİJİTAL DEVRİM VE DÖNÜŞÜM
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
1. Dijital Dönüşümün tanımı ve özellikleri
2. Dijital Dönüşümün tarihsel incelemesi
3. Dijital Dönüşümün işletme performansına etkileri
4. KOVID-19 salgınının dijital dönüşüme etkileri
SONUÇ
KAYNAKLAR
GİRİŞ
İktisat ilminin konusu oluşturan insanın ihtiyaçları ile kendilerini, dünyayı ve çevre dediğimiz kâinatı değiştirmeye devam etmektedirler. Kâinatın içindeki kıt kaynakların sonsuz olan insan ihtiyaçlarına karşılama çabası sonucunda ortaya çıkan birçok bilim dalı ve kişisel hayatlar bundan dolayı etkilenmiştir. İnsanlar hayatta yer almaya başladıkları zamanlardan bu zamanlara dek hayatlarını ikame edebilmek ve kendi gelenek görenek ve kültürlerine göre refah düzeylerini arttırmak için ihtiyaçlarını giderebilmek için farklı icat ve buluş meydana getirmişlerdir. İnsanoğlu ilk olarak 10. yüzyılda tarım devrimini başlatmış 18. yüzyıla gelindiğinde buharlı makineyi geliştirerek kas gücünü mekanik enerjiye çevirerek birinci sanayi devrimini başlatmıştır. Buharlı makine ile mekanik bir güç makineleri ve üretim sistemlerini etkilemesiyle dünya geri dönülemez bir değişime uğramıştır. 20. yüzyılın başlarında, üretim süreçlerinde elektriğin, elektrikli motorların kullanılmasıyla başlayan ikinci sanayi devrimi ise, yine aynı yüzyılın sonlarına doğru yerini transistör, entegrelerin icat edilmesiyle bilgisayar ve otomasyon sistemlerine dayalı üçüncü sanayi devrimine bırakmıştır. Son dönemdeki bilgisayar ve kitle iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle ortaya çıkan süreç birçok ilerici yazar tarafından Bilişim Devrimi, Bilgi Çağı şeklinde isimlendirmişlerdir. Mobil uygulamalarında bu devrimi destekleyerek daha geniş bir alana yayılmasına sebep olmuştur.
Özelikle son yıllarda, yazılım, mobil uygulamalar, siber fiziksel sistemler, nesnelerin interneti, yapay zekâ, bulut bilişim, üç boyutlu yazıcılar ve robotik teknoloji, mekatronik alanlarında yaşanan gelişmeler, Endüstri 4.0 olarak adlandırılan yeni bir sanayi devriminin ortaya çıkmasında rol oynamakta ve ekonomik alanda dijital dönüşüm sürecinin ortaya çıkmasında etkili olmaktadır. Günümüzde BİT’de meydana gelen gelişmeler ve artan dijitalleşme sonucunda yaşanmakta olan dijital dönüşüm süreci, ülkeleri makroekonomik açıdan, istihdam, dış ticaret, üretim teknolojileri vb. konular üzerinden etkilemektedir.
Bu çalışmada son yıllarda artan teknolojik gelişmelerin dijital dönüşüm ve etkileme alanları incelenmiştir. Özellikle bilgisayar bilimlerinde ortaya çıkan haberleşme ve kitle iletişim teknolojilerinle desteklenip ortaya çıkan bilgi çağının sosyal hayatımızı etkilemesi ve ticari hayatta büyük değişikler meydana getirmiştir. Bilgisayar gelişimi, Bilişim Devrimi incelendikten sonra internet omurgası sonucunda ortaya çıkan e-ticaret, e-eğitim ve e-devlet uygulamaları ile irdelemesi yapılarak dijital dönüşüm teori olarak kısaca makro ve mikro boyutta incelemesi yapılmıştır.
1. Dijital Dönüşümün tanımı ve özellikleri
Computer kelimesi Türkçemize Bilgisayar olarak çevrilmiştir. Computer kelimesi hesaplama anlamına gelmektedir. Her ne kadar Kompüter diye dilimize geçmiş olsa da Bilgisayar olarak kullanılmaktadır. Böyle bir Türkçeleştirme ile bulunan bilgisayar kelimesi anlamı düşünüldüğünde harika bir uyum göstermiştir.
Elektronik bilgisayarların gelişmesi ve İnternet teknolojilerin gelişmesi sonucu Bilişim Devrimi gerçekleşmiştir. Bazı yazarlarda Bilgi Çağı ismini de kullanmaktadır.
BİT’ler yirmi birinci yüzyılın en çok gelişim gösteren alanlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca dijital bilginin üretilmesinde önemli bir rol üstlenerek toplumların bilgi birikiminde artışa yol açmaktadır. Artan bu bilgi birikimi internet teknolojileri vasıtasıyla daha büyük kitlelere ulaşarak dünya genelinde dijitalleşme olgusunun ortaya çıkmasında etkili olmuştur (Aslıyüksek, 2016, s. 88).
Dijitalleşme, BİT olarak adlandırılan, telekomünikasyon ağlarının, (mobil ve sabit genişbant) bilgisayar teknolojilerinin (bilgisayar, kablosuz cihaz ve tabletler) ve yazılım programlarının (makine öğrenmesi ve yapay zekâ) kullanımının yaygınlaşmasına bağlıdır (Katz, 2017, s. 6).
Dijital ekonomide temel üretim faktörü olan bilgi, üretimin şekillenmesinde rol alarak, ülkelere uluslararası ortamda rekabet avantajı sağlamaktadır. Ayrıca bilgi dijitalleşme başta olmak üzere diğer bütün unsurların temelini oluşturmaktadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde bilgi, dijital ekonominin en temel unsuru olmakta ve farklı şekillerde tanımlanmaktadır.
TDK tarafından, dijital ekonomide temel girdi niteliğinde olan bilgi kavramı, “insan aklının erebileceği ilkelerin bütünü veya öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen kazanım” olarak tanımlanmıştır. (Türk Dil Kurumu, 2020).
Birçok tanımın yapıldığı görüyoruz. Özetlemek çalışırsak;
Dijital Dönüşüm: Bilgisayar sistemlerinin algoritma kural, düzen, prensiplerini ve her türlü elektronik, mekanik araç, gereç ve makinelerinin kullanılarak bilginin işlenerek, özel ve kamu sistemlerinin bilgisayar ağlarını internet ortamında bir arada amaca göre kullanılması ile sunucu (hizmeti sağlayan), istemci (hizmeti alan) herkesin kullandığı, kullanacağı, kullanmak zorunda kalacağı sistemlere geçişi ve bu sistemin yapılanmasını ifade etmektedir.
2. Dijital Dönüşümün tarihsel incelemesi
Dijital dönüşümün tarihsel incelemesini yaparken bilgisayarların bugüne kadarki gelişimi tek tek bu çalışmada ele almayacağız. Ama kısaca bahsetmek gerekirse ilk çağlarda kullanılan abaküs birçok kaynakta ilk bilgisayar olarak kabul edilmektedir. Sonrasında mekanik aletler ve makinler, tüplü ve transistörlü, entegre ilk elektronik bilgisayarların icat edilerek kullanımı bizi bilişim çağına taşımıştır. Bu isimlerin kullanılmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bilgi Çağı yâda Bilgi Devrimine yol açan en büyük gelişmelerin biriside internetin bulunarak insanların kullanımına serbest bırakılmasıdır.
Çağdaş bilgisayarların tarihi 4 döneme ayrılmıştır.
1960'lı yılların başında ABD Savunma Bakanlığı tarafından desteklenen ağ çalışmalarından birisi, İnternet Protokolü'nü (IP) kullanan ilk ağ olan ARPANET'tir. ARPANET internetin atası sayılmaktadır. Bilişim Devriminin ne zaman başladığı konusu hala tartışma konusudur. Birçok yazar 4.Kuşak bilgisayarların ortaya çıkmasıyla olduğunu savunmaları yanında birçoğu da internetin gelişmesiyle ortaya çıktığını savunmaktadır. Ancak bu çalışmada tüm bunlara katılmakla beraber Dijital Dönüşüm dikkate alındığında farklı bir bakış açısıyla değerlendirilmiştir. Dijital Dönüşümde temel kaynaklardan bir tanesi olan Bill Gates’in yazmış olduğu “Dijital Sinir Sistemiyle Düşünce Hızında Çalışmak” isimli kitabıdır. Bu kitap ilk yazıldığı 1999 yılında kitap içerisinde geleceğe yönelik değişimlerin bugünkü gelişmeler incelendiğinde Dijital Dönüşüm için büyük bir oranda gerçekleştiğini görüyoruz.
Dijital dönüşüm için bilgisayar ve internet ne kadar önemli ise bir o kadarda yazılımlar ve işletim sistemleri de çok önemlidir. Bill Gates kitabında bilgisayar ağlarını dünyanın dijital sinir sistemlerine benzetmiştir. Birçok sektörün değişeceğini ve değişmesi gerektiğini çok açık ve net bir şekilde o yıllar düşünülecek olursa cesurca ifade edebilmiştir.
Bugün kullandığımız işletim sistemleri, kelime işlem, hesaplama ve ofis programlarının birçoğunun yazan Microsoft firmasıdır. Bilgisayar işletim sistemleri çok çeşitli ve bilgisayarların modelleri ve markalarına göre sadece o makinelerde kullanılabilmekteydi. Örnek olarak Commodore PC çalışan DOS işletim sistemi IBM bilgisayarlarda çalışan IBM DOS işletim sistemiyle aynı ve benzer komutları kullanmasına rağmen kesinlikte farklı makinelerde çalışmamaktaydı. Aynı dili konuşan birçok PC kendi aralarında haberleşemiyordu. Dosya transferlerinde büyük sıkıntılar yaşanmaktaydı. Bu tarihlerde bilgisayar kapalı bir sistem olmak zorunda kalıyorlardı.
Bu akışın değişmesinde Microsoft yaptığı metin tabanlı IBM DOS işletim sisteminde sonra MS-DOS denilen Microsoft Disk İşletim Sistemi ile ilk işletim sistemi için ilk adımı attı. IBM yetkilileri işletim sistemi yazdırmak için anlaşmış oldukları bir programcı randevu saatinde toplantıya gelmemesi sonucu bu yazılım işini yakınlarda ofisi bulunan Bill Gates’e vermiştir. IBM kişisel bilgisayarı piyasa sürecektir. Bunun için işletim sistemi yazarı aramaktadır. Bill Gates IBM’in yapmış olduğu çok büyük bir teklifi kabul etmemiş. Onlara sadece satılan bilgisayar başına düşük bir lisans ücret almayı teklif etmiştir. Bu karar Microsoft çalışanları tarafından çılgınca olarak karşılansa da Bill Gates kişisel bilgisayarların gelişeceğini çok talep alacağını tahmin etmiştir. Her bilgisayar için (Desktop) bir Microsoft işletim sistemi ve diğer uygulamalar için sertifikalı Microsoft programlarını kısa bir zaman diliminde düşünerek anlık bir karar vermiş ve IBM buna balıklama atlayarak anlaşmıştır. IBM kişisel bilgisayarların satışı o kadar yüksek miktarlara ulaşmıştır ki IBM bir yandan büyürken diğer yandan da büyüyen firma Microsoft olmuştur. Bill Gates aslında yapmış olduğu sadece kar elde etmek olmamıştır. IBM firması daha sonra bu anlaşmayı bitirdiğinde MS DOS işletim sistemini yazan Microsoft büyük bir devrime sessiz sedasız imza atmıştır. MS DOS işletim sistemini kullanan tüm PC bilgisayarlar artık kendi aralarında disket gibi araçlarla da olsa aynı dosya ve kütüphane formatlarını kullanmaya başlamıştır. Dosya format yazarı Mark Zebrowski ile anlaşarak dosya format sistemlerini birleştirmiştir. Buda PC’leri üreticileri farklı olsa da aynı türden programları kullanmaya başlayarak bilginin daha verimli işlenmesine daha çok program geliştirilmesine sebep olmuştur.
Microsoft’un halka arz öncesi 1985 yılında Windows 1.0 piyasaya sürdü. Başlangıçta insanların kullanımı için daha kolay olan metin tabanlı MS-DOS bir grafik ara yüzü (GUI) olarak ortaya çıkmıştı.
1987 yılında ise Windows 2.0, küçük bir güncelleme aldı ama en iyi işletim sistemi Windows 3.0 dikkatleri üzerine çekti. Microsoft, Amiga, Macintosh gibi sistemlerde kullanılan AMOS gibi işletim sistemlerinin birçok özelliğini ve uygulamaları yeniden yazarak PC uyumlu hale getiriyordu. Pencere çalışma sistemi birçok grafik işlemi iyi olan makinelerde kullanılırken Microsoft grafikleri o dönemlerde yetersiz olan PC’lerde ekranları renklendirmeye başlamıştı.
1990 yılında yayınlanan Windows 3.0 ve ardından 1992 yılında duyurulan Windows 3.1 ilk iki yıl içinde iki milyon kopya satarak büyük bir sükse yaptı. Windows 3.0 da Mayın Tarlası ve Solitaire gibi Windows klasik oyunları ilk kez işletim sisteminde yer aldı. Microsoft hiçbir güvenlik mekanizması koymayarak programlarının tüm dünyada kullanılmasına uzun bir süre sessiz kaldı. Bunun amacı kullanıcıları yeni bir sisteme alıştırmak sonrasında ürün başına lisans ücreti almaktı.
1990 yılında tanıtılan Windows 3.0 Microsoft’un tanıtılan tek ürünü değildi. Microsoft Office’in ilk versiyonu ile sadece Word, PowerPoint ve Excel tanıtıldı. Bu ürünlerde IBM’in Lotus projesine ve diğer kullanımlara benziyor olsa da yeni bir dizayn sistemi kullanıldı.
Bu noktada Microsoft, kişisel bilgisayarların resmen kralı oldu. IBM PC uyumluluğu için standart belirledi ve Microsoft Windows hepsini üzerinde çalıştırdı. Rakip olarak sadece Macintosh bilgisayarlar ile Apple kalmıştı.
Ancak bu gelişmelerde bilgisayarınızın ana sistemi MS DOS İşletim sistemi olmak zorunda idi. Üzerlerine bağlı bulunan Windows gelmişti.
Bill Gates, Windows 95’i duyurdu. Windows 95 işletim sistemi için çok büyük bir düzenleme ve 24 Ağustos 1995 yılında tanıtıldı. Artık MS DOS tarihe karışmış ve Windows işletim sisteminin alt bir özelliği olarak tarihi misyonunu tamamlamıştır.
26 Mayıs 1995: Bill Gates Microsoft içindeki tüm yönetici personele "İnternet Hareket Dalgası" başlıklı bir devrimi başlatmıştır. İşte bu tarih Bilişim Devrimi ve ya Bilgi Çağı’nın başladığı tarih olarak kabul edilmektedir. Bunda yazarlar çokta haksız değillerdir. Çünkü ilk defa halk yeni bir iletişim şekli olan İnternet ile baş döndüren gelişmelere şahit olacaklardı. Hatta IBM PC tanıtıldığından beri bu en önemli tek gelişme olacaktı. Internet Explorer web tarayıcısı Windows 95 güncellemesinden daha sonra geldi.
Bu internet girişimleri 1998 yılında Microsoft’un başını ağrıttı. ABD Adalet Bakanlığı, Windows 95 ile bir web tarayıcısı ve Internet Servis Sağlayıcısı ambalaj ile tekel halinde riske dönüştüğünü söyleyerek bir antitröst dava açtı. Sonuçta Microsoft, üçüncü taraf geliştiricilere bazı kodları paylaşmak ve incelemek için sunması gerekti. IBM Microsoft yavaşlatabilmek için Linux sürümlerine destek vererek onlar için yazılım araçları ve ortamları geliştirdi.
Microsoft bir yandan işletim sistemi yazarken diğer yandan da ticari bir uygulamaları ofisler için geliştiriyordu. Ancak tek bu alanlarda sınırlı kalmayarak bilgisayar programlama MS DOS ve WINDOWS işletim sistemleri için birçok ortam geliştirdi. Oyunlarında geleceğini görerek bilgisayar oyunlarına ve konsollarına önem verdi ve Oyun geliştirme ortamlarını satın aldı ve daha ileri seviyelere taşıdı. Programlama konusunda Visual Studio ile yeni bir görsel programlaya geçti. Basic derleyicilerini ilk yazan firmalardan birisi olduğu için bu ve diğer dilleri bu ortama taşıyarak bilgisayar kullanıcılarına ve yazarlarına büyük imkânlar sağladı. Yazılım konusunu ele alması IBM tarafından çokta hoş karşılanmadı. Büyük sistemlerde dünya lideri olan IBM kişisel bilgisayarlardaki üstünlüğümü yazılım olarak Microsoft’a kaptırdı.
IBM programlama konusunda da boş durmadı JAVA geliştirmesine destek vererek programlamada bir adım öne geçmeye çalıştı. Çünkü program geliştirme ortamları üretici firmanın geliştirme ortamı ile sınırlı kalıyor illa onun derleyicisini kullanmanız gerekiyordu. JAVA üzerinde yazılan bir program JAVA ortamının başka tür bilgisayarlardaki sürümüne gönderildiğinde yeniden okunarak farklı makinelerde aynen çalışması sağlanmıştır. IBM Java ile geçici bir süre Microsoft’u sessizliğe sürüklese de cevabı çok gecikmedi. Programlama dilleri “.net” ortamında Java’dan daha iyi bir şekilde dilden bağımsız bir yapı üzerine yerleştirildi. Üzerine C, C++ gibi işletim sistemi yazılan yüksek seviyeli efsane dillerin üzerine C# Programlama dilini geliştirdi. Microsoft’un “.net” ortamında istediğiniz dili bu ortamda kullanabilirsiniz “.net” bunu kendi anlayacağı ortak bir dile çevirerek farklı tüm dilleri aynı ortamda program geliştirebilir hale getirmiştir. Dünya önceleri bu çekişmenin ortasında kaldıkları halde yavaş yavaş kolay program geliştirme rahatlığı ve dil bağımsızlığı ile Microsoft’u kullanmaya başlamıştır.
Buraya kadar kısaca anlatmaya çalıştığımız gelişmelerdeki en önemli noktaları toparlamaya çalıştık. Bilgi Çağı ve Bilişim devrimi 24 Ağustos 1995 tarihinde aslında Microsoft tarafından ilan edilmiştir. Bill Gates 1999 yılında Dijital Dönüşüm gerekli olduğunu ve kaçınılmaz bir şekilde tüm dünyanın kamu ve özel sektörler dâhil olmak üzere bununla yüzleşmesi gerektiğini savunmuştur. Bill Gates bilişim dünyasının özelikle masaüstü uygulamalarını tamamen dijital hale getirilmesine, hesaplama, raporlama, sunum, yazınsal, görsel gibi alanlarda birçok proje ve hepsinden önemlisi bütün dünyanın dijital dönüşüm ihtiyacını karşılamak için yüksek düzeyde programlama ortamı kurmuştur.
Dijitalleşmenin küreselleşmesi 24 Ağustos 1995 tarihinde aslında ne olmuştu? İnternet ile tanışan insanlar önceleri pasif sayfalarda bilgi almaya, çeşitli programlar ile birlikte tekst tabanlı iletişim kurmaya, firmalar ve ülkeler kendi kurum ve kuruluşlarını tanıtmaya başlamıştı. İnternet bütün sosyal hayatı ve düzenizi değiştirerek algoritmaların tam olarak hayatımızda bize yardım eden kontrol ederek düzenleyen yapılara izin vermiştir. Bilim dallarının yüksek bilgi paylaşımlarının yapılmasına sebep olarak dünyanın büyük bir düzen içerisinde etkileşmesi sağlanmıştır. Devletler E-Devlet uygulamalarını, firmalar E-TİCARET, E-EĞİTİM uygulamalarını, birçok programlar ise Çevirim içi programlara dönüşmüştür. Bu dönüşüm baş döndüren bir şekilde tüm dünyada devam etmektedir. Dijital sinir sistemleri sayesinde tüm dünya birleşmiştir.
3. Dijital Dönüşümün işletme performansına etkileri
Bilişim Devrimi sonucunda iktisat bilim dalında çevre dediğimiz evrensel kümede ciddi değişiklerin oluşmasına sebep olmuştur. Bireyler, Firmalar, Devletler fiziki hayatlarından sonra dijital hayatın içinde izler bırakmaya, onu kullanmaya, etkilenmeye ve etkilemeye başlamıştır.
Prof. Dr. Hasan Tekeli hocamızdan ders aldığım yıllarda kendi yazmış olduğu kitabında bahsettiği şeyler 1990 yıllarda çoğu hayal gibiydi. Hocamız derslerinde ve kitabında Bilgi Çağının geldiğini ve tüm sistemleri değiştireceğini özelikle üzerinde durduğu Bilgisayar okuma ve yazmasının önemli olduğu vurgulamıştır. Bugün bilişim devrimi gerçekleşmiştir. Birçok sektör bundan etkilenerek mekân ve zaman bağımsız çalışmanın, sayısız kişiye ulaşmanın heyecanını yaşamaktadır. Kargo firmalarının gelişeceğini, ekonominin değişmesi gerektiğini, yeni düzene ve sisteme geçiş yapacağımızın heyecanını o yıllardan hocamız sayesinde görebilmiştik. Bilgisayar okuma ve yazması bilmeyen yöneticilerinde bilgi çağında geri kalarak kaybedeceklerini bu kitapta anlatılmaktaydı. Bugüne baktığımızda ne kadar isabetli düşünceler olduğunu görmekteyiz.
Microsoft 1995 yılında internet ortamında aslında kendi rakiplerini ve yeni şirketlerinde gelişmesine neden olmuştur. İnterneti ve işletim sistemlerini bağımsız olarak kullanan http protokolleri sonucu internet hizmetleri ve firmaları tarih içindeki yerini alarak bugünkü bilişim devrimi girişi tamamlamıştır. Tabi ki bu sistemin dezavantajları da bulunmaktadır. Teknostres, Dolandırıcılık, Bağımlılık gibi birçok negatif unsurları içerebilmektedir. Gelişim devam etmekte ve her geçen gün bunları engellemek için çalışmalar yapılmaktadır.
Dijital ekonomiyi genel ekonomi teorisinden ayıran en temel nokta, klasik üretim faktörleri olan emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcinin yanı sıra bilgiyi de üretim faktörü olarak kabul etmesinden kaynaklanmaktadır. Bilgi, her dönemde üretim sürecinin temel girdisi olmuştur. Mekân gerekliliğini ortadan kaldırarak, esnek zamanlı ve daha çok ulaşılabilir ortamlar ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Mobil uygulamalar ve internet uygulamaları içinde telefonlar bile işyeri sayılabilecek konuma gelmiştir.
Dijital ekonominin özelliği gereği bilgi, dijital formatta kodlanarak kullanılmaktadır. Böylece yazı, ses, resim gibi her türlü bilgi, içeriğinden bir şey kaybetmeden dijital formata aktarılabilmektedir. (Taymaz, 2018, s. 12-25). Dijital ekonomi sisteminde, internet, bulut bilişim, büyük veri ve diğer yeni dijital teknolojiler, bilginin dijitalleştirilmesi sürecinde verilerin toplanması, depolanması, analiz edilmesi ve paylaşılması aşamalarında kullanılmaktadır. Dijital ekonomi sistemine göre, ekonominin bütünüyle dijitalleşmesi verimliliği artırarak maliyetleri azaltıcı bir etki yaratacak ve ekonomik büyümeyi destekleyecektir. Bugün dijital platformlardaki şirketlerin bilançoları incelendiğinde her geçen yıl biraz daha yükseldiklerini görüyoruz.
Dijital ekonomi kavramı, bilgi ekonomisi kavramı ile tanımlanmasının sebebi dijital ekonomide temel girdinin bilgi olmasıdır. Ayrıca, bilgi ekonomisi, dijital ekonomiyi de içinde barındıran bir kavramdır. Bilgi ekonomisi, kavram olarak ilk kez 1958 yılında Machlup tarafından kullanılmıştır (Godin, 2008, s. 4).
Elektronik ticaret her geçen gün özelikle pandeminin getirdiği yeni düzende altın zamanlarını yaşamaya başlamıştır. Ülkemizde ve dünyada birçok elektronik ticaret siteleri küresel seviyelere ulaşmaya ve insanların tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye başlamışlardır. Yeni kuşakların sosyal medya ile büyümesinin de bunda katkısı bulunmaktadır.
OECD tarafından bilgi ekonomisi “üretim ve dağıtımda bilginin kullanıldığı ekonomi” şeklinde tanımlanmaktadır (Şaf, 2015, s. 5). Bu bağlamda, bilgi ekonomisi, “bilginin işlenmesi, elde edilmesi, dağıtımı ve iletişimini sağlayan” üç temel süreç kapsamında bütünleştirilmektedir. (Kevük, 2006, s. 322).
Dijital ekonomi, dijital para, e-ticaret, çevrimiçi mağaza uygulamaları, dijital reklamcılık, bulut bilişim, üç boyutlu baskı teknolojilerinin kullanımı gibi faaliyetleri de kapsayan geniş bir terimdir (Miçooğulları, 2018, s. 6). Dijital ekonomi kavramı yerine, internet ekonomisi, ağ ekonomisi, sanal ekonomi, enformasyon ekonomisi, bilgiye dayalı ekonomi, tekno kapitalizm ve bilişsel kapitalizm kavramları da kullanılabilmektedir (Kevük, 2006, s. 321). Son dönemde, sosyoekonomik gelişimin belirleyicisi olarak gösterilen dijital ekonomi, bilgi, bilişim sistemleri ve iletişimde meydana gelen değişiklikleri kapsayan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bilginin ekonomik ve toplumsal fayda yaratması dijital teknolojiler ile mümkün olmaktadır (Özsağır, 2014, s. 46). Dijital ekonomide bilginin üretimi ile başlayan süreç, bilginin dijitalleştirilerek ürünlere, süreçlere, sistemlere ve hizmete dönüşümüyle devam etmektedir. Bu dönüşüm sürecinde bilgi, bilgi işçileri ve bilgi iletişim teknolojileri çok önemli bir yere sahiptir.
Sanayi ekonomisinde, en temel sektör otomotiv ve makine sektörü iken, dijital ekonominin temel sektörü bilişim, iletişim ve eğlence sektörlerinin birleşiminden meydana gelen yeni medya sektörü olmuştur. Dijital ekonomide hâkim sektör, üçlü bütünleşmeden oluşan yeni medya sektörüdür.
Yeni medya, dijital ekonomide bütün sektörlerin temelini oluşturması açısından önemli bir yere sahiptir. Tüm sanatsal aktiviteler, akademik araştırmalar, eğitim ve firmalar yeni medya sektörü tarafından dönüştürülmektedir. Ayrıca, tüketicilerin tüketim tercihlerini değiştirerek, üretim faaliyetlerinin de değişmesine neden olmakta ve ekonomik yapıyı değiştirmektedir (Kevük, 2006, s. 327).
Bugün yemekleri ve giysilerinin internetten sipariş eden, kamu hizmetlerini e devlet uygulamaları ile gerçekleştiren, bankacılık, finans, muhasebe, vergi, seyahat, eğlence gibi bir çok alanda uygulamaları kullanan sosyal medyada aktif yeni bir nesil vardır. Ayrıca eski nesilden insanlarda ister istemez bu dijital dünyaya katılmak zorunda kalmakta hatta bir çoğu getirdiği zaman kazandıran hızlı işlemler sebebiyle kendisi bu uygulamaları kullanmaktadır.
Yenilik, dijital ekonominin itici bir gücüdür. Bu sebeple, yeniliğin sürekli olması gerekmektedir (Tapscott, 1998, s. 55). Dijital ekonomi, yeniliğin, yenilikçi hareketlerin egemen olduğu bir yapıya sahiptir. Dijital ekonomi, “kendi ürününün modasını kendin geçir” prensibine dayanmaktadır. Bu prensip gereği, dijital ekonomide temel amaç, piyasaya sunulan yeni bir ürünün, daha sonraki süreçte daha iyi ve daha yeni bir sürümünün geliştirilerek, ilk sunulan ürünün eskitilmesine dayanmaktadır (Barışık ve Yirmibeşcik, 2006, s. 41). Dijital ekonomide müşteri kişiselleştirmesi ön plandadır. Buna göre, eski ekonomideki tek tip mal ve hizmet arzına yönelik kitlesel üretim, dijital ekonomide yerini tüketicinin zevk ve tercihlerine yönelik ürün farklılaştırmasına dayalı kitle özelleştirmesi kavramına bırakmaktadır. Bu noktada, dijital ekonomi düzeninde tüketiciler üretim sürecinde doğrudan yer almaktadır (Tapscott, 1998, s. 57). Ancak,
Kitlesel kişiye özel üretim ile kişiye özel üretim birbirinden farklı kavramlardır. Kişiye özel kitlesel üretim yönteminde üretim veya hizmet dağıtım aşamaları birim ve bileşenlerine ayrılarak, bütün süreçlerin tamamlanmasından sonra dijital olarak müşterilerin istekleri doğrultusunda birleştirilmektedir. Özet olarak dijital ekonomide üretici tüketici arasındaki ilişki “ne istediğini anlat, senin için, sana özel üreteyim” ilkesine dayanmaktadır (Capital, 2001).
Dijital dönüşüm sonucunda ortaya çıkan Büyük Veri dediğimiz (Big Data) işlenmesi ortaya çıkmıştır. Sosyal medya ve internet kullanımlarında, yapmış olduğumuz alış verişlerde yapay zeka algoritmaları ile tüketicilerin, seçmenlerin, kullanıcıların ihtiyaçları ve tercihleri tahmin edilerek motivasyon kuralları düşünülerek kontrol edilmeye başlanmıştır. Artık bir kişiyi tanımak için onunla uzun zamanlar bir arada dolaşmanıza ve yakından takip etmenize gerek yok. Sosyal medya ve internet ortamında neleri seviyor neleri sevmiyor, yazdıkları konular, duygusal ifadeler, takip ettiği siteler ve kişilerden bir analiz yapılması mümkün hale gelmiştir. İşletmeler ve firmalar bunları kullanmadıklarını söylemiş olsa da gerçekler bunun tam tersini söylemektedir. Artık firmalar bu büyük verileri inceleyerek ürünlerini geliştirmekte ve sosyal medya gibi araçları kullanarak tüketici davranışlarından fayda sağlamaktadırlar.
Elektronik ticaret ve sipariş sistemleri ise firmalara bir yere bağlı kalmanın maliyetini düşürmüştür. Eskiden bir firma taşınmış olsa bile bütün müşterilerine ulaşması gerekirdi. Çok zamanda kiradan çıkmış olsa bile aynı yeri aylarca kiralamak ve perakende müşterilerine adresi ilan etmek zorunda idi. Buda kiralanan yerlerin kirasının yükselmesine sebep olurdu. Artık elektronik ticaret sebebiyle firma taşındığında bunu sadece internet üzerinde ilan etmesi yeterlidir. Hatta birçok firma sipariş ile çalışır hale geldiğinden ev ofis kavramı bile ortaya çıkmıştır. Siparişiniz geldiği sürece kişiler sizin lüks dükkânlarda durmanıza gerek duymamaktadır. Bu gelişme sayesinde ticaret büyük rahat ortamlara taşınmıştır. Bir işlem internet üzerinde verildiğinden devletin bu sistemlere uygulamalar ile katılarak özel ve kamu kesimi birleştirmiştir. E-Fatura gibi uygumalar beyannamelerin otomatik verilmesi gibi işlemlerde firmaları gereksiz maliyetlerden kurtarmış, devleti de ticareti tam olarak kontrol edebilmenin önünü açmıştır.
Tüketiciler fiziki olarak gezerken yorulmak yerine dijital olarak karşılaştırma yaparak kendilerine en uygun seçimleri yapabilmenin keyfini sürmektedirler. İlk zamanlarda dijital sistemlerin maliyetleri yaygın kullanım sonucu düşerek herkesin yararlanabileceği hale gelmiştir. E-Ticaret yapmak için artık standart program, güvenli ve ucuz sistemler bulunmaktadır. İşletmeler ayrıca kendi hammadde ve hizmet tedariklerinde, insan kaynakları ihtiyaçlarında, teknik bilgi ve desteklerde bu dijital sistemlerdeki bilgileri küresel bir boyutta incelemekte ve yararlanabilmektedir.
4. KOVID-19 salgınının dijital dönüşüme etkileri
Ekonomide bilenen ama çok yazılı olmayan bir kural vardır. Bir yerde bir kriz varsa bu yıkım olabileceği gibi aynı zamanda fırsatta olabilmektedir. Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi ile birlikte zaten gelişmeye başlamış olan dijitalleşme sürecinin hız kazandığını söylemek yanlış olmayacaktır. İşletmeler mal ve hizmetlerinde, çalışan ilişkilerinde, üretimlerinde ve tedarik zincirlerinde hızlı bir dijitalleşme planlamaya başladılar. 2021 sonuna kadar bu alanlarda küresel anlamda ciddi atılımlar gerçekleşmesi öngörülüyor. Kullanıcıların dijital kanallara yönelimi ve şirketlerin maliyet yönetimine odaklanması bunun iki önemli tetikleyicisi oldu. 2020 başından bu yana büyük bir insani trajedi yaratan Covid-19 salgını tüm dünyada yaşam ve çalışma biçimlerini, iş hayatını, sektörleri, ekonomileri derinden etkiledi. McKinsey, Dünya genelinde kamu kesimlerinin 2023 yılında kadar 30 Milyar $ açık vereceğini tahmin ediyor. Bugüne kadar örneği görülmemiş şekilde küresel bir etki alanına sahip olan salgının, daha ilk haftalarında, tüm bu değişimin kalıcı olacağından ve bir yeni normalden söz edilmeye başlanmıştı bile. Bu yeni normalin içinde, yeni iş modelleri, yeni sosyalleşme biçimleri, yeni çalışma şekilleri var, hepsinin ortak noktası ise daha az “fiziksel”, daha fazla “dijital”; daha az “yüz yüze” daha fazla “uzaktan” olmaları.
Salgının getirdiği değişikliklerin bir kısmı geçici olsa da büyük bir bölümünün kalıcı olacağını artık hepimiz biliyoruz. Toplumlar hiç olmayacağını sandığımız bir hızla dijital alışkanlıklar kazanıyor. Çalışma biçimleri değişmekle kalmıyor, “işyeri” ve “çalışan” kavramlarının doğası değişiyor. İnsanların üretme ve tüketme biçimleri yeniden tanımlanıyor. Değişim alanlarından biri de bireylerin, şirketler tarafından üretilen ürün ve hizmetleri tüketme ve bu süreçte şirketlerle ilişki kurma biçimleri. Bu süreçlerin de hızla dijitalleştiğini görüyoruz. Zaten başlamış olan dijitalleşme trendi salgın sürecinde hız kazandı, kabul gördü ve insanların hayatına doğrudan bir fayda sağladı. Şirketler, müşteriye dönük yüzleri, yani ürün ve hizmetleri, çalışanlarına yönelik iç süreçleri, üretim hatları ve tedarik zincirleri boyutlarında çok yönlü bir dijital dönüşüm geçirecek.
Bu sürecin en önemli bileşenlerinden birisi de CBOT olarak Türkiye’de pazar lideri olduğumuz diyalog bazlı yapay zeka alanı, yani chatbotlar ve dijital asistanlar. Salgın sürecinde, bankacılık chatbotlarında 5 kat, eticaret chatbotlarında ise 2 kat olarak gerçekleşen kullanım artışı bunun ciddi bir göstergesi (https://www.cbot.ai/tr/covid-19-hizlanan-dijitallesme-ve-chatbotlar/).
Pandemi ilan edilmesiyle birlikte dünyada birçok hükümet bu amansız hastalık ile savaşmaya başlamıştır. Sağlık sistemlerinin düzene sokularak raporlanması ve bu raporların bilgi sistemlerinde toplanması, temas eden kişilerin tespit edilerek toplumun her kademesinde özel kodlarla birlikte takipleri sağlanmış, olası bir temas sonucunda etkilenebilecek kişilerin risk gruplarının ortaya çıkması sağlanmıştır. Dijital dönüşümün sayesinde birçok ülke bu salgınla mücadele aşamasında avantaj sağlamıştır. Ülkemizde ve dünyada alışveriş sitelerinin değeri, kargo hizmetlerinin önemi, elektronik devlet uygulamalarının hareket alanlarının büyüklüğü gibi yeni fırsatlar ve sorunlarda ortaya çıkmıştır.
İktisat ilmin problem çözme insan ihtiyaçlarının karşılanması sırasında ortaya çıkar. Ne eksik, neden eksik, niçin eksik gibi sorular sorularak üretim zinciri ve tedarik aşamaları belirlenerek mevcut kanallarla yâda yeni kanallar kullanılarak mevcut ihtiyaç karşılama çabaları problem çözülerek halkın ve ülkenin ihtiyaçları çözülür. Pandemi sonrasında dünyanın en çok kabul gören motivasyon kuramı olan ihtiyaçlar hiyerarşisindeki her basamak tekrardan gözden geçirilerek yeni çözümler direkt temas olmaması ve insanların hastalığı yaymamaları için en baştan düzenlendi.
Temel İhtiyaçların karşılanması için özel sektör elektronik ticareti kullanırken devletler ise elektronik devlet programlarını kullanarak birçok alanda halkı fiziki kurumlar yerine sanal oluşturulan gerçek kurumların temsilcileri olan bu kurum ve kuruluşlara yönlendirdiler.
Güvenlik ihtiyaçlarına yeni bir kavram olarak hastalıkların bulaşmaması için sağlık bilgisi ve sağlık uygulamalarında yeni sistemlere geçildi. Hasta olanların takip edilmesi, kan bağışçılarının kan verme günlerinin artık sistemlerden otomatik mesaj yoluyla bildirilmesi, raporlanması, ilaçların dağıtılması ve sayamayacağımız kadar çok hizmetin halka sunulmasına sebep oldu. Yeni önlemler cezalar ortaya çıktı. Toplu taşımayı kullanan kişilerin otobüs kartları bugünlerde HES kodu ile birleştirildiğini gördük. Muazzam bilgi işlem çözümleri hizmete girmeye başladı. Güvenlik ihtiyaçları evlerin dışında da bizi gelişerek değişikliğe uğradı. Elektronik Eğitimin önemi o kadar arttı ki bundan sonraki normal sağlık günlerde bile fiziki taşıma ile derslerin yapılması maliyeti çok yüksek hale getirecektir. Yani dünya artık Pandemi sonrasında yeni sistemlere geçerek bunların geri dönülmeyecek bir şekilde var olan sistemlerimizde kalacaktır.
Sevgi ve Saygı ihtiyaçlarında toplumun ruh sağlığı bakımında geniş bir alanda hareketlerinin incelenerek yeni desteklerin ortaya çıkmasına olanak sağlanmıştır. Mobil ve internet araçları kullanılarak insanları sorunlarını toplayan ve bunları veri analizlerinde kullanılan projeler ortaya çıkmıştır. Fiziki performansları kapalı devrede olsa halka sunulması için internet ve mobil teknolojilerinin dönüşümü ve bu performansların düzenlenmesi sürmektedir. Kitap ve evde zaman geçiren insanların artık başka ihtiyaçları ortaya çıkarak kazanımları ve sorunları da ortaya çıkarak bunların tespiti bile büyük bir aşama olarak tarihe geçmiştir. Sistemlerin sorgulanması ve dışarıda ne kadar çok vakit geçirdiğimiz gibi duygusal veriler ortaya çıkmıştır.
Kendini gerçekleştirme Maslow’un tepe noktasıdır. Bu planların ve programların sonucu bireyler, aile, toplum ve halk, millet, tüm vatandaşlar ve kurumlar hedeflerini ve hareket planlarını gözden geçirerek daha az temas ve daha çok işlem için dijital araç ve gereçlerin artık olmazsa olmazlar olduğunu kabul etmişlerdir. Dijital dönüşümün faydaları ve sancılarının sürdüğü bir çağa çoktan girdik böylesine zor günleri bilgi çağının imkânları ile çözerek kalıcı sistemler kuracağımız çok önemli bir gerçektir.
Sonuç
Bill Gates’in Dijital Sinir Sistemiyle Düşünce Hızında Çalışmak kitabında ve Prof. Dr. Hasan Tekeli, Bilgi Çağı kitapları yayınlandıkları yıllarda aslında dijital dönüşüm için büyük ipuçları vermiştir. Bilgi İşlem teknolojileri kısa bir tarihinde insan ihtiyaçlarını baştan ele alarak toplumun her alanında bilginin üretilmesi, işlenmesi, paylaşılması ve transfer edilmesine imkân tanımıştır. BİT’in, ekonomideki karar alıcı mekanizmaların benimsemesi neticesinde ortaya çıkan dönüşümler dijitalleşeme olarak adlandırılmaktadır. Genel olarak telekomünikasyon, mobil, internet ağlarının, bilgisayar teknolojilerinin, işletim sistemlerinin, yapay zekâ, bulut bilişim, nesnelerin interneti vb. teknolojilerin kullanımının yaygın hale gelmesi çerçevesinde dijital dönüşüm meydana gelmektedir. Bu noktada dijital dönüşüm, dalgalar halinde yayılan bir süreci ifade etmektedir.
Bu doğrultuda, ilk dijitalleşme dalgası, bilgi sistemleri, genişbant telekomünikasyon teknolojileri ve bilgiye uzaktan erişim sağlayan sabit ve mobil telekomünikasyon teknolojilerini içermektedir. İkinci dijitalleşme dalgası, internet ve buna bağlı platformların yayılmasına bağlıdır. Üçüncü dijitalleşme dalgası ise, büyük veri, nesnelerin interneti, robotik, sensörler ve yapay zekâ gibi dijital teknolojilerin benimsenmesini gerektirmektedir.
Dijital dünya hemen hemen her alanda bizi ve bizim sanal olarak kişiliklerimizin oluşturduğu yeni platformların ortaya çıkmasına, her türlü duygusal, insani değerlerimizin bu ortamlardaki tercihlerimize, seçimlerimize kısaca bıraktığımız izlerin oluşturduğu büyük veriler ile yönetimsel, ekonomik alanlarda olduğu gibi birçok alanda yeni bir dünyanın ilk inşa edilmesine şahit oluyoruz.
Bilgi çağı ve bilişim devrimi belki yeni başlamış olabilir ama henüz ilk kuruluş aşamasında olduğu için birçok sistem yeni çıktığı gibi anında eskiyerek maliyet kaybı oluşturuyor gibi düşünülse de aslında yeni sistemlerin hızlı ve problem çözümlerinin uygulandığını görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda dünyanın genelinde veri tabanları ve bilgi işlem teknolojileri hayatın her alanın kaplayarak zaten başlamış olan küresel bilgi alışverişinin yanı sıra çok daha büyük küresel pazarların, kültürel değişimlerin habercisidir. Bilgi çağı büyük imkânları sağladığı gibi teknostres dediğimiz olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Bilişim dünyası çok hızlı ilerlediği için moda ve yaygın kültür sonucu ortaya çıkan her türlü bilgi ve tabloyu iyi incelemek, bu sistemleri kullanandan çok üreten durumu gelmemiz yaşadığımız ve gelecek çağlarda önde ve ilerde olmamızı sağlayacaktır. Dijital dönüşüm çok hızlı bir şekilde ilerliyor bildiğimiz tüm kavramları kendi dünyasına ekleyerek teknoloji takip etmediğimiz veya geride kaldığımızda çağdan uzaklaşarak hızlıca toplum içinde pasif hale gelmemize var olan bilgilerimizin eskimesine neden olmaktadır. Pandemi büyük bir felaket olmuş olsa da bu dönemin sorunlarını ve ihtiyaçlarını yaşayanlar olarak dijital dönüşümdeki yerimizi bizzat yaşayarak almış bulunuyoruz.
Bilgi işleyen teknolojilerde önde olanlar gelişen dünyanın da en önünde olacaklardır.
S.M.Mali Müşavir
Gencay COŞKUN
Kaynaklar
AHMET YESEVİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ,
SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ
TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
YÖNETİM BİLİŞİM SİSTEMLERİ
Dr.Vildan Ateş hocamızın dersinde hazırlanmıştır.